Mantık ve Hayal Gücü

“Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür, hayal gücü ise her yere..” – Albert Einstein

 

Son bir kaç gündür kaynağını bulamamakla birlikte internette karşılaştığım ve hayran kaldığım orjinali “give me a tiny apartment, enough food to eat and a job I love” olan ve Türkçe’ye “Bana küçük bir daire, yetecek kadar yemek ve sevdiğim bir iş verin” olarak çevrilebilecek cümleye takılmış durumdayım. Şu isteklerin samimiyetine bakar mısınız? Talepkar bir cümle gibi gelebilir belki ama bir o kadar da naif duygular barındırıyor. Gereksiz isteklerden uzak, yalın bir hayat talebi. Belki bir dua, belki evrene gönderilen bir talep cümlesi belki de ulaşmayı hedeflediğimiz o nokta. Şimdilerde taleplerimiz çok daha farklı elbette, her şeyden fazlasıyla istiyoruz, ihtiyacımız olmayan şeyler de buna dahil. Ama neden? İsteklerimizin sınırsız oluşundan mı? Yoksa doymak bilmeyen arzularımızdan mı?

İzleyenler bilir Palahniuk’un yazdığı romandan uyarlanan ve  David Fincher‘ın yönetmenliğini yaptığı dövüş kulübü filmindeki Tyler Durden karakterinin göğüse kurşun etkileyiciliğinde birçok cümlesi vardır. Onlardan biri de şudur ki; “sevmediğimiz insanları etkilemek için olmayan paramızla ihtiyacımız olmayan şeyler alırız” Bu küçük cümle aslında insanoğlunun uzun zamandır içinde bulunduğu durumu pek de güzel anlatmaktadır. Çoğu zaman bir şeye sahip olma düşüncesini benliğimizde o kadar büyütürüz ki o şeyi elde etmek bizi tatmin etmez. Zira hayallerde pürüz, noksanlık ve arızalara yer yoktur. Fakat ne yazık ki gerçek hayat öyle değildir. Nacizane tespitlerde bulunurken kendimi bunların dışında tuttuğumu düşünmeyin, bilakis ben de tam anlamıyla böyleyim, hem de çok uzun zamandır.

Sizce de kontrolü ele alma vakti gelmedi mi? Tüketim çılgınlığımızı dizginleyerek daha mutlu olabiliriz. Zira her ay ödediğimiz kredi kartı ekstreleri neredeyse maaşımızla yarışır durumda. Düzenli bir işi olan, yetişkin her üç insandan ikisinin herhangi bir yere kredi ödediğini biliyor muydunuz? Bilmiyordunuz elbette, aslında ben de bilmiyordum ve rakamı şimdi uydurdum ama gerçek rakamların buna yakın olduğundan neredeyse şüphem yok. Kredi kartlarıyla birlikte, maaşımız cebimize girmeden makul ölçülerde hemen hemen her şeyi alabilecek durumdayız ve bunu fazlasıyla kullanıyoruz. Aslında hayatta kalmak için ya da mutlu olmak için çok da fazla şeye ihtiyacımız yok, küçük bir daire, yetecek kadar yemek, sevdiğimiz bir iş ve belki sevdiğimiz biri. İnanın beklentilerinizi basite indirgedikçe daha çok keyif almaya başlayacaksınız..

Aslına bakarsanız birçoğumuz küçük şeylerle mutlu olabilecek insanlarız. Mesela elmalı şeker sevmeyen var mıdır? Vardır muhakkak ama sayılarının çok fazla olduğunu zannetmiyorum. Peki aracının torpido gözünde elmalı şeker bulunan biriyle tanıştınız mı? Hiç zannetmiyorum. Madem bizi küçük şeyler mutlu edebilecek neden bu imkânı değerlendirmiyoruz? Benim fikrim büyük resme odaklanmamızdan kaynaklandığı yönünde. İşimize, kariyerimize, gayrimenkul planlarımıza ve geleceğe dair o kadar çok plan yapıyoruz ki, sahilin kenarına oturup elmalı şeker yemek hiç birimizin aklına gelmiyor. Hayal gücümüzün farkında bile değiliz. Aranızda izleyen vardır muhakkak, Amerikan Tv dizisi Dexter’ın bir bölümünde İsaak Sirko isimli karakter hapishanede boş duvara bakarken araya bir başka tutuklu girip bekliyor. Sirko bu adama manzarasını kapattığını söylüyor. Adam dönüp duvara baktıktan sonra; “Manzara falan yok, orada sadece duvar var” diyor. Sirko bu tabi durur mu hemen yapıştırıyor cevabı; “Sana göre orada boş bir duvar var ama ben o duvarda istediğim her şey görebiliyorum” Hayal gücü demiştik değil mi, evet hayal gücü sizi istediğiniz her yere götürür.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir